17 Aralık 2016 Cumartesi



Genç İşsizlik Sorunu

Ülkemizde yaşanan genç işsizlik sorununun her geçen gün arttığı gün yüzüne çıkmakta ve işsizliğin temel problemlerinin, ülke gelişimi ve ilerleyişi açısından OECD raporlarına göre oldukça ileride olduğu gözlemlenmektedir.

TÜİK’ ten alınan verilere göre; Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2016 yılı Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 420 bin kişi artarak 3 milyon 523 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 1 puanlık artış ile  %11,3 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 1,3 puanlık artış ile %13,7 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 1,4 puanlık artış ile %19,9 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 1,1 puanlık artış ile %11,6 olarak gerçekleşti. Ayrıca İstihdam oranının %46,8, iş gücüne katılım oranının %52,8 olduğu TÜİK verilerinde belirtilmiştir.

Türkiye ile AB’yi kıyaslayacak olursak ; genç işsizlik AB’de yüzde 18,6 ve Avro Bölgesi’nde ise yüzde 20,7 olarak ölçüldü. En düşük genç işsizliğe sahip ülke yüzde 6,9’la Almanya olarak belirlenirken, en yüksek genç işsizlik yüzde 47,7 ile Yunanistan’da (Haziran 2016 verisi) ve yüzde 43,2 ile de İspanya’da kaydedildi.

Ülkemizde yaşanan işsizlik sorununun küresel boyutta bir kriz olması ve açıklanan kamu tasarruf politikaları ile kamu alımlarının azalacağı sayın başbakan tarafından önceki günlerde belirtilmiştir. Diğer belirtilen bir husus da; Özel sektörün teşvik edilerek gençlerin ve orta yaş grubunun bu sektörlerde çalıştırılması çabasıdır. Hiçbir altyapı ve potansiyelin olmadan nasıl başarıya ulaşacağı tam anlaşılabilir bir nitelik ve olgu değildir. Her yıl yüz binlerce öğrenci mezun olup iş sorunu yaşamakta ve mezun olduğu bölümle alakalı iş yapamamakta. Bu sorun o üniversiteyi ve ya bölümü okuyan kişide değil devlet ve özel sektörün belirsiz bir istihdam anlayışıdır. Sorunların üstesinden gelmek, yoksulluğu azaltıp genç potansiyeli kullanmak yeni bir bakış açısı oluşturmak zor olmasa gerek.

Zira Kasım 2016 yılında dört kişilik bir ailenin açlık ve yoksulluk oranı 1.417 TL, gıda, giyim vb. ihtiyaçlar dâhil edildiğinde yoksulluk oranı 4.615 TL’dir. Özel sektörde çalışanların birçoğu asgari ücretle çalışmakta ve asgari ücretin 1.300 TL olması şartların ne kadar elverişsiz olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.  Alınması gereken önlemlerin sadece kamusal nitelikte olması işi çıkılmaz bir boyuta sürükleyebilir. Özel sektör Türkiye şartlarına ve potansiyeline uygun bir iş gücü potansiyelini, aşırı kar elde etmesine rağmen sömürge olarak kullanması, piyasanın ve geçim oranlarının olumsuz yönde etkilemesine sebep olmaktadır.

Eğitimin diplerde olduğu bir ülkede başarıya giden yol, sadece gıda, giyim ve temel ihtiyaçlardan geçer. Üretmek, iş gücü potansiyelinin artmasını sağlamak demektir. Nitelikli personellerin sınırlı sayıda olması bizim için bir dezavantajdır. Teknolojiye ve idari ( ve iktisadi) hizmete yönelik tüm Türkiye geneline AR-GE kampüslerinin kurulması, gençlerin üretmesi, yetişmesi;  yeni sektörlerin açılması ve işsizliğin düşmesi demektir. Bu hususta çalışmaların yetersizliği, Ortadoğu, ABD, AB eksenli sorunların varlığı ülke gelişimini ve yetişmesini engellese de pes etmek bu toprakların heba edilmesi demektir. Üretmek ve yeni alanlar oluşturmak temel prensip haline gelmeli ve desteklenmelidir. Özel sektöre bu aşamada oldukça çok iş düşmekte ve eğer özel sektörde büyümek istiyorsa personel eğitmeli, üretmeli ve yeni alanlar oluşturmalıdır.


Şu da belirtmeliyim ki; öncelikle eğitim kalitesinin arttırılması, istihdam ve imkan yaratılması, nitelikli personel yetiştirilmesi ülke ekonomisine can suyu katacak bir projedir. Devlet idare kadrolarında gençlere daha fazla istihdam açmalı, özel sektör nitelikli ve kaliteli personelleri en üst düzeyde yetiştirmelidir. Ülke ekonomisini 2023’e en iyi düzeyde ulaştırmak istiyorsak üretmeliyiz ve yeniliklere açık olmalıyız.

22 Nisan 2016 Cuma

BÜYÜK KAŞİFLERDEN İNOVASYON DERSLERİ


“Tehlikeli bir yolculuk için adam aranıyor. Düşük ücret, acı soğuk, tamamen karanlık uzun aylar, sürekli tehlike ve güvenli geri dönüş şüpheli. Başarı durumunda şeref ve takdir.

Bu ilan 1913 yılında bir londra gazetesinde yayınlanmış. Cevap vermeyi düşünür müydünüz? Cevabınız eğer evet ise tam bir inovatörsünüz. Sizin gibi 1000’i aşkın adam cevap verdi. Sör Ernest Shackleto’ın liderliğinde bir Antarktika kutup seferi için seçilmeyi umuyorlardı. Sör Ernest Shackleton, Güney Kutbu’na yaptığı  1909 seferinde ün kazandı. Bu durum, yıllar geçmesine rağmen aslında bir inovasyon projesi niteliğinde bir çıkıştır. Modern çağ inovasyonu, tarihten, tarihi keşiflerden ve bu keşiflerin yolculuğundan esinlenmekten vazgeçemiyor.

Çoğu insan sadece gerekli olduğunda ve kaybedeceği hiçbir şey olmadığında maceraya atılır. Bu Kolomb ve Macellan için de böyleydi; ikisi de memleketlerini terk etmişlerdi. Benzer şekilde, dünya daha hızlı değişirken, kuruluşlar değişen pazarlarla karşılaşır. Eski Çözümlerin artık işe yaramadığını görmek kaçınılmaz bir gerçek olma yolunda. Bir zorunluluk hissi ve yeni vaad edilmiş topraklar aramaya başlamak ise aşikar olsa gerek.

12 Nisan 1961 yılında Sovyetler Birliği kozmonot Yuri Garagin’i uzaydaki ilk insan yaparak dünyayı şaşırttı. Başkan JFK Amerika’nın prestijini geri kazanmak zorundaydı ve Amerika’nın üstünlüğünü göstermek istiyordu. Yaptığı bir konuşma da: “ Bütün ulusun, içinde bulunduğumuz on yıllık dönem bitmeden bir insanın Ay’a ayak basmasını ve Dünya’ya sağ salim dönmesini sağlama hedefine ulaşmaya kendini adaması gerektiğine inanıyorum.” Tüm kaşifler birinci olmak için çabalar. Güney Kutbu’na ulaşan Amundsen, Nil’in kaynağını arayan Livingstone, Everest dağına tırmanan Hillary.. Girişimciler de aynı tutkuyu paylaşır: Rakipleri kurnazlıkla alt etmek amacıyla dünya için yeni inovasyonlar geliştirir ve bunun için çabalar.

Genellikle girişimciler ve kaşifler yalnız gitmeyi tercih eder. Kolomb, amerika’ya üç gemide doksan kişilik bir mürettabatla yelken açtı. Tenzing Norgay onu bir buz yarığına düşmekten kurtarmasaydı, Hillary Everest’i fethedemezdi. Amundsen dört arkadaşıyla hafif yolculuk ederel Güney Kutbu’na ulaşan ilk insan oldı. Apollo programındaki her uçuş mürettebatının yedek mürettebat üyeleri vardı; bazılarının devreye girmesi gerekti. Karmaşık kuruluşlarda da tek başına inovasyon yapamazsın. Yeni bir ürün geliştirmek, üretmek, pazarlamak, satmak, faturalamak ve onarmak için her disiplinden insanlara ihtiyacın mutlaka olur.

Keşif yolculukları; bilinmeyen bir hastalık, tropikal bir fırtına ya da mürettebat isyanının yol açtığı beklenmedik aksilikler nedeniyle uzun yıllar sürebilir. Macellan ve Elcano’nun 1522’de, bir buçuk yıllık hazırlığın ardından başladıkları ve gemiyle ilk kez dünyanın çevresini dolaştıkları seferleri üç yıldan fazla sürdü. Kennedy’nin 5 mayıs 1961’deki konuşmasının ardından Amerikalıların Neil Armsrong’u Ay’a çıkarması sekiz yıl sürdü. İnovasyon sürecinde, yeni bir ürünü geliştirme sürecinin ortalama süresi, konseptten sunuşa yaklaşık 18 ila 36 aydır ve benzer bir sıra izler.

Birçok gemi yolda kaybedilebilir. Macella’ın dünyanın etrafını dolaşması sırasında, beş gemisinden dördü geri dönmedi. Macellan’da Pasifik’te saldırı altındayken ölümcül şekilde yaralandı. Yine de geriye kalan son gemi, Victoria’nın kargosu tüm seferi faydalı kıldı. İnovasyonda da durum aynıdır. Yeni geliştirilmiş her yedi ürün fikrinden altısı yolda yok olur. Yedi üründen sadece biri pazara başarıyla girer.

Tesadüf, daha büyük ödüllere yol açar. Bazen kaşifler ilk önce küçük ve ada olduğunu düşündükleri şeyin devasa bir kıta olduğunu ortaya çıkar. Kolomb’dan çok önce Kuzey Amerika’yı keşfetmiş vikingler gibi. Bir örneği de SMS hizmetinin geliştirilmesiyle karşılaştırılabilir. İlk olarak B2B pazarı için geliştirildi ama tutmadı. Gençler SMS fikrinin birbirleriyle iletişim kurmanın ucuz bir yolu olarak tutunca, üç milyarı aşkın kullanıcıyla dünya çapında bir pazara dönüştü. Tesadüfler, asla mucize değildir; olması gerekendir.


İnovasyon kaçınılmaz tutkuların, başarıların ve mücadelenin bir ürünüdür. Azim etmenin, çıkılan yolda yürümenin bizlere yansıtan bir unsurudur. Girişimcilik ile yola çıkan ve inovasyon ile sonuçlanıp dünyayı değiştiren her idol; başarının, becerinin ve var oluşun bir mucididir.

56 Yaşında Hayat Gözlerini Yuman Milyarder Steve Jobs'un Yazdığı Son Yazı

İş yaşamında büyük başarılara ulaştım. Kimilerinin gözünde yaşamım başarının simgesi, fakat işin dışında çok az neşem oldu benim. İşin sonu...