Merkez Bankası bağımsızlığı gelişmekte olan ülkelerin enflasyon oranlarını ve dış denge mekanizmasını etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Ayrıca istikrarlı ve güçlü bir ekonominin temel belirleyicidir.
Merkez Bankası keynesyen
iktisatçılara göre ; ekonomide buruma dayalı bir politika izlemesini savunurken
; Monaterist iktisatçılar keyfi politikaların ekonomiye zarar verebileceğini ve
ekonomi politikalarının bir kuram çerçevesi dahilinde izlenmesi gerektiğini
savunur.
Merkez Bankası
bağımsızlığı esas itibariyle konulan kurallara ve yasalara bağlıdır. Yani
merkez bankasının en önemli güvencesi M.B yasasıdır. Ekonomide kuralların
yasalara konulması merkez bankasının bağımsızlığı açısından tartışılacak bir
konu değildir. Bazı iktisatçılar merkez bankası yasası ve devlet borçlanma
yasası değişebilir diye bu kuralların yasalara değil anayasaya koyulmasını
savunur. Çünkü anayasayı değiştirmek biraz zordur ve zaman alıcıdır.
Merkez bankası
bağımsızlığı denildiği zaman aslında ilk akla gelen konu; Merkez Bankasının
hazine ile ilişkisiz olmasıdır. Bilindiği üzere 2001 yılından önce merkez
bankası kamu açıklarını finanse edebilirdi.
Merkez Bankası
bağımsızlığını 4 ana başlıkta inceleyebiliriz. Bunlar ;
-Amaç Bağımsızlığı
-Araç Bağımsızlığı
-Yasal(Politik)
Bağımsızlık
-Ekonomik Bağımsızlık
1. Amaç Bağımsızlığı
Merkez Bankasının fiyat
ve finansal istikrarı sağlaması asıl amaçlarındandır. Diğer amaçları da
ekonomik büyüme ve cari dengeyi iyileştirme amaçlarıdır. Yalnız bu diğer
amaçlar tali amaçlardır.
Merkez Bankası fiyat ve
finansal istikrar amacına zarar vermediği müddetçe diğer amaçları da destekler.
Eğer bu amaçları sadece Merkez Bankası belirliyor ise merkez bankasının amaç
bağımsızlığı vardır diyebiliriz. Ülkemizde hükümet ve merkez bankasıamacı birlikte belirler. Her ikisi de tek başına
amaç belirleyemez. Bu yüzden ülkemizde amaç bağımsızlığı yoktur.
2. Araç Bağımsızlığı
Merkez Bankası para
politikasını uygularken araçlarını kendisi belirler. Merkez Bankasının elindeki
en önemli araçlar ; politika faizi, gecelik faiz, faiz koridoru, rezerv opsiyon
araçları ve zorunlu karşılık oranlarıdır.
Merkez Bankası bu araçları ekonominin
gidişatına göre belirler. Yalnız merkez bankası herhangi bir aracı değiştirmek
istediğinde bazen ekonominin gidişatına göre belirlemeyebilir. Örnek verecek
olursak faiz oranlarının yüksek olduğu düşünülüyorsa ve görünüşe göre faizlerin
indirilmesi bekleniyorsa ve merkez bankası indirmiyorsa büyük ihtimal başka araçların
etkisinden dolayı indirmiyordur.
Merkez Bankasına en çok
faizler konusunda baskı yapılır. Çünkü faiz oranları büyüme ile çok yakından
ilişkilidir. Faiz merkez bankasının genişletici para politikası uygulamasındaki
en önemli değişkendir. Daha doğrusu toplumun üzerinde hissettiği bir
değişkendir. Mesela finansal kaldıraç oranı, zorunlu karşılık oranı, rezerv
opsiyon oranları genellikle bankacılık sektörü ile ilişkili olduğundan toplum
bu oranlarla pek ilgilenmez.
Faiz fon alma maliyetidir
yani yapılacak yatırımın bir maliyetidir ve üretim fonksiyonunda en önemli
üretim getirisidir. Bunun için dönem dönem hükümetler merkez bankasına faiz
konusunda baskı yapar ve bu baskı genellikle faizleri düşürmek için yapılır. Bu
durumda araç bağımsızlığını zedeler.
Anlaşıldığı üzere merkez
bankası elindeki faiz oranlarını teknik modeller dahilinde ekonomiyi
etkileyecek şekilde arttırır ve ya azaltır.
3. Yasal(Politik)
Bağımsızlık
Merkez bankası
politikalarının yasada yer alması amaç ve araç bağımsızlığını etkin bir şekilde
kullanmasının en önemli nedenidir. Eğer merkez bankası politikaları yasalarla
güvence altına alınmazsa yasal bağımsızlık olmaz ve merkez bankası
politikalarını uygularken psikolojik baskıya maruz kalabilir. Merkez Bankası
politikalarını yasalara uygun şekilde belirler ve buna göre bir para politikası
stratejisi güder.
4. Ekonomik Bağımsızlık
Merkez Bankasının en
önemli bağımsızlık türlerinden biri olan ekonomik bağımsızlık Merkez bankasının
kamu kesimi ile ilişkilerinin sınırlandırılması gerektiğini belirtir. Yani
merkez bankası kamuya kredi açamaz ve kamu açıklarını gideremez.
Daha öncede değindiğim
gibi Türkiye’de 2001 yılına kadar merkez bankası hazineye kademeli olarak %15’i
geçmemek kaydıyla bir aktarımda bulunuyordu ve buna kısa vadeli avans
deniyordu. Peki bu durum nasıl gerçekleşiyordu? Kamu iktisadi teşebbüsü değerli
kağıt çıkartıp merkez bankasına veriyordu ve merkez bankası bu kağıtları alıp
karşılığında para aktarımında bulunuyordu. Yalnız merkez bankasının bilançosu
bu durumda değişmiyordu. Değerli kağıdı alıyordu diğer taraftan da emisyonu
arttırıp piyasaya likidite sunuyordu.
2001 yılı öncesi yasada
merkez bankasının ekonomik bağımsızlığını etkileyen iki madde vardı. Bunlardan
birincisi ; Merkez Bankası gerekli yerlerde gerekli zamanlarda hazineye avans
verebilirdi. Yani kamu açıklarını finanse edebilirdi. İkincisi ise ; Merkez bankasının kamu
müesseselerine kredi vermesini hükme bağlıyordu.
Bu maddelerin
kaldırılması ekonomik bağımsızlığın öncülüğü niteliğindedir..
https://twitter.com/GkhnAktoprak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder